Ege Üniversitesi topluma katkı misyonu doğrultusunda bilimsel faaliyetlerini sürdürüyor. Kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı ile 1999 yılında ilan edilen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çeşitli farkındalık etkinlikleri düzenleniyor. Bu kapsamda güçlü bir müktesebata sahip olan Ege Üniversitesi (EÜ) Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EKAM) alana yönelik bilimsel katkı sunmaya devam ediyor.
Ege Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Vildan Koçoğlu Gündoğdu, “Şiddet bir kader değildir; toplumsal bir sorun olarak değiştirilebilir” mesajını öne çıkararak, günümüzde şiddetin azalmadığı, yalnızca biçim değiştirerek dijital ve ekonomik alanlarda artış gösterdiğini dile getirdi. Kadına yönelik şiddetin, toplumsal dinamiklerle beslenen bir insan hakları ihlali olduğunu belirten Doç. Dr. Gündoğdu, “Kadınlara yönelik şiddet, benim için kesinlikle bireysel bir sorun değil; toplumsal, kültürel ve yapısal dinamiklerle beslenen çok yönlü bir insan hakları ihlali. Şiddetin her türü, kadınların yaşam hakkını, özgürlüğünü, geleceğini ve toplumsal hayata katılımını doğrudan tehdit ediyor. Bu yüzden şiddetle mücadeleyi hem hukuki hem de sosyal politikalarla bütüncül bir şekilde ele almak zorundayız. Bence en yaygın şiddet türü psikolojik şiddet. Hakaret, tehdit, kontrol etme, izolasyon, değersizleştirme gibi davranışlar çoğu zaman görünmez oluyor ve bu yüzden tespit edilmesi çok zor. Ama etkileri en az fiziksel şiddet kadar yıkıcı. Psikolojik şiddeti ekonomik, dijital ve fiziksel şiddet takip ediyor” dedi.
“Farkındalık ve dayanışmayı güçlendirmek temel amacımızdır”
Kadınlara yönelik şiddetle mücadelede çeşitli düzeylerde çalışmaların yürütüldüğünden bahseden Doç. Dr. Gündoğdu, “Eğitim ve farkındalık programlarıyla, çeşitli etkinliklerimizle öğrenciler, akademik personel ve idari çalışanlara yönelik seminerler ve bilgilendirme etkinlikleri yapmaktayız. Örneğin bu yaz çalışanlara yönelik Çalışma Yaşamında Cinsiyet Eşitliği adlı bir sertifika programımız oldu. İçeriğinde çalışma yaşamında kadınların maruz kaldığı psikolojik şiddetle ilgili epeyce bilgiler yer aldı. Yine 8 Mart etkinliğimiz doğrudan şiddet üzerineydi. Katılımcıların çoğunluğunun öğrencilerin olduğu etkinlik kapsamında alanın uzmanları olan bir psikolog, bir hukukçu ve şiddet önleme merkezi yöneticisinin katıldığı bir panel düzenlendi ve konu ayrıntılarıyla konuşuldu. Eylül ayında düzenlediğimiz Dijital Bağımlılık ve Aile İçi İletişime Etkileri adlı panelde, dijital şiddet üzerine de konuşulmuş ve bilgilendirme yapılmıştır. Bugün, yani 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü için Aile İçi Şiddet ve Sağlık konulu bir panelle konuyu bu bağlamda ele alacağız. Amacımız hem üniversite içinde hem de toplumda farkındalığı artırmak ve dayanışmayı güçlendirmektir. Bununla ilgili olarak daha fazla farkındalık ve bilgilendirme etkinliği ile çalışmalarımıza devam edeceğiz” diye konuştu.
“Sessizlik şiddetin en büyük destekçisidir”
Farkındalığın artırılmasında eğitimin büyük önem taşıdığını vurgulayan Doç. Dr. Gündoğdu, “Bugün hâlâ 25 Kasım’ın önemini koruduğunu söyleyebiliriz çünkü kadına yönelik şiddet tüm dünyada yaygınlığını sürdürmeye devam ediyor; günümüzde şiddet azalmış değil, sadece biçimleri değişiyor, dijital ve ekonomik şiddet artıyor ve kadın-erkek eşitliği hâlâ tam olarak sağlanabilmiş değil” dedi.
Doç. Dr. Gündoğdu “Ailede başlayan süreçte çocuk, şiddetten uzak, güvenilir ve empati ile donatılmış bireyler olarak temel eğitimi almalı ve ardından okul yaşamına atılmalı; kadın-erkek eşitliğini merkeze alan eğitimlerin erken yaşlardan itibaren verilmesi oldukça önemli. Çağımız dijital çağ ve hızlı değişiyor; bu nedenle farkındalık kampanyalarında teknoloji ve medyanın etkin şekilde kullanılması gerekiyor. Şiddetin hiçbir gerekçesi yoktur ve sessizlik şiddetin en büyük destekçisidir. Gençlerin duyarlı olması, çevrelerinde şiddete tanık olduklarında müdahil olmaları, destek mekanizmalarını bilmeleri ve eşitlikçi bir toplumun savunucusu olmaları çok değerli; her bireyin yaşadığı veya tanık olduğu şiddeti görünür kılması ve destek istemekten çekinmemesi hayati önem taşıyor” diye konuştu.
Eğitim seviyesi ve şiddet arasındaki bağa da değinen Doç. Dr. Gündoğdu, “Eğitim seviyesi aslında ne yazık ki şiddeti tam anlamıyla önlemiyor. Eğitim seviyesiyle şiddet yok olmuyor; ancak türleri ve yoğunluğu değişiyor. Yasalarda şiddeti önlemeye yönelik hükümler var. Bunların uygulanmasında da aslında herhangi bir sorun yok ama öncelikle şiddet olgusunun gündeme getirilmesi gerekir ki hem hukuki hem de sosyokültürel boyutlarıyla bu soruna çözüm yolları arayabilelim.” dedi.
“Eşitlik fikrinin öncelikle zihinlerde yerleşmesi gerekli”
EKAM Müdür Yardımcısı Doç. Dr. İlkay Südaş ise, “Eşitlik fikrinin öncelikle zihinlerde yerleşmesi gerekli. Kadınların toplumsal statülerinin yükselmesinin, erkeklerin anlam dünyasında krize yol açmadığı bir dünya inşa etmeliyiz. Dolayısıyla, bu şiddetle mücadelede sadece kadınların değil, esasen erkeklerin de büyük bir görevi, değişim ve dönüşüm sorumluluğu var. Ayrımcılığın, ancak ayrımcılık yapan kişinin, ayrımcılık yaptığını kabul etmesiyle ortadan kalkabileceği fikri önemlidir. Günümüz dünyasında erkeklerin her anlamda daha avantajlı konumda oldukları bir gerçektir ve kadınların toplumsal statülerinin yükselişinin erkekler açısından yol açtığı konfor kaybı ne yazık ki cinsiyet ayrımcılığının da farklı biçimlerini gündeme getirmektedir. Erkekler söz konusu konumlarını sorgulamadığı sürece de ayrımcılığın hiçbir biçimi son bulmaz. Bu bağlamda, kadınların statüsünün yükselmesi bir tehdit olarak algılanmamalı. Kadınların toplumsal, siyasal, ekonomik her alanda yer edinmeleri, karar verici konumlara gelmeleri gereklidir ve çabalarımız bu yöndedir. Kritik nokta ise, erkeklerin bu değişimi nasıl karşıladıklarıdır. Dolayısıyla amacımız, kadına yönelik şiddetin farklı biçimleriyle mücadelede erkeklerin yaklaşımlarına da odaklanmak ve eşitlikçi bir perspektifi yerleştirmek olmalıdır” diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
